Pazartesi, Haziran 24

Londra Gunlugum - 1.GUN


Her ne kadar sabahin korunde kalkmis ve yollara dusmus olsak da, bizi ayiltacak buz gibi bir Londra sabahindan daha guzel bir sey bulamazdik herhalde..

Daha onceden de dedigim gibi, farkinda olmadan o kadar guzel bir yerde secmisiz ki otelimizi, metrodan ciktigimizda, kendimizi Avrupa'nin en buyuk alisveris merkezi dedikleri Westfield'in onunde bulduk. Valizlerimizi 5-6 dakika yuruyerek otele birakip, uzerimizi degistirdikten sonra, kosarak birseyler yemek icin alisveris merkezinin yolunu tuttuk. Aslina bakarsaniz, bana oyle en buyuk alisveris merkezi kivaminda gorunmedi pek. Istanbul'daki alisveris merkezlerimiz gayet buyuk ve guzel. Fakat iste, bir kere kazanmis odulleri, ne desek bos :)   


Kendimi hemen girise yakin olan Disney Store'da bir sure kaybettikten sonra, iki katli dev bir Primark gorunce sevincten havalara uctum :) Primark, Londra'da aradiginiz herseyi hesapli fiyatlara bulabileceginiz bir mağaza, ve benim daha once sadece Oxford Sreet'tekini talan etme sansim olmustu. (Asagidaki yaramazi bulun bakalim:))


Neyse, kocis acliktan bayilmadan once, kendimize yemek yiyecek bir yer bulmaya karar verdik. Ve kader bizi, muhtesem bir Japon restoranina goturdu :) Umai, yedigimiz en lezzetli Sushileri ve benim favorim olacak Tempura Don'u kesfetmemizi sagladi. Tabiki Umai'yi daha sonra yine ziyaret ettik :)


 Karnimizi doyurduktan sonra, alisveris faslini baska zamanlara birakmak uzere, Westfield'i terkettik ve metroyla King's Cross'a gittik. Amacimiz Harry Potter'in trene binerken carparak  duvardan gectigi Platform 9 3/4'u gormekti :) Internetten baktigim yer degismisti ve platform bilet ofislerini gecince hemen sag tarafa tasinmisti. Tabiki, cok kalabalikti :) Herkes fotograf cektirmek icin sirada bekliyordu. Biz arabanin birkac fotografini cekerek ordan ayrildik, kuyruk bekleyecek halimiz pek yoktu dogrusu...

Hala yoldan sersem halde oldugumuz icin birer kahve aldik. Kahvelerimizle disari ciktigimizda, bizi muhtesem tren istasyonu, St. Pancras International karsiladi. Londra'dayken, Paris'e ya da Amsterdam'a da gitmek isterseniz, geleceginiz yer bu istasyon olmali. Ici de en az disi kadar ihtisamli.. Yanlis hatirlamiyorsam, Harry Potter'in platformdan gecip trene bindigi yer de burasi..


Istasyonun ihtisamini icimize sindirdikten sonra, internette okuyup pesine dusmekte israrli oldugum, Londra'nin kedileri macerasina kocisimi de alet ederek, yeniden yollara dusuyoruz. Metrodan Holborn duraginda inip yuruyoruz. Russell Square Gardens'in icinden geciyoruz. Her yerin park olmasi insana ayri bir huzur veriyor. Internette Bloomsbury Square Gardens'da yazmasina ragmen bir turlu bulamadigimiz kedi heykeli pesinde gezerken, Queens Square'e bir bakalim diyoruz ve evet iste, Sam the Cat karsimizda. Sam, duvardan zemine atlamak uzere olan, oyun oynayan eglenceli bir kedinin heykeli. Bir kedi sever olan hemsire Patricia Penn (1914-1992) anisina yapilmis. 1970'lerde, Ms Penn o alani ve tarihi binalari, girisimcilerden korumak icin cestli kampanyalar baslatmis...
Sam ile birkac fotograf cektirdikten sonra, yola devam ediyoruz. Tottenham Court civarinda, Paperchose adinda kocaman, harika bir kirtasiye bulup, hemen icine giriyoruz. Aslinda beni cezbeden, vitrine koyduklari sirin oyuncaklar olmasina ragmen, icerdeki muhtesem kirtasiye malzemeleri, oyuncaklar ve yastiklarla kendimden geciyorum. Kocis, icerdeki yumusacik rahat koltukta dinlenirken, ben ikinci kati gezip bitiriyorum :)

Bir arkadasimizin istedigi siparis icin elektronik magazalarina girip cikiyoruz ve daha sonra ayaklarimiz aciyarak yurumeye devam ediyoruz :)

Artik oturmamiz gerektigin dusunerek, Goodge Street uzerindeki birbirinden guzel restoranlardan hangisine girsek diye bakinirken, bugunu Thai yemegiyle kapatalim diyor, ve kendi minik ama yemekleri lezzetli Thai Metro'da Green Curry Chicken, Red Curry Prawn, Metro Mix ve daha once Thailand'da ictigimiz ve begendigimiz bira Singha'dan soyleyerek gunu bitiriyoruz...

Cuma, Haziran 21

Londra Gunlugum


Her kosesini bikmadan, usanmadan, yorulmadan karis karis defalarca gezdigimiz, hala da gezebilecegimiz son Londra seyahatimiz, bu yazima isik oldu… Benim gibi, Çinlilere ozenip, gordugu her seyin fotografini ceken biri icin, fotograf makinesi ve iphone ile cekilen binlerce fotografi ayiklayip, organize edip, post yapmaya baslamak inanin cok uzun suruyor :)

Bir yerden baslamak lazim diyerek, Londra’ya gidecekseniz, bavulunuzu hazirlarken belki benimkinden yardim alabilirsiniz diye dusundum :)

1. Elbette yagmurluk, Londra’da havanin ne zaman degisecegi ve yagmur yagacagi belli olmaz, mevsimlerden yaz olsa bile
2. Not defterim. Hangi gun nerelere gittik, hangi sergiyi, muzeyi gezdik, hangi restoranlari denedik, ve tabiki gelmeden once nerelere gidecegimizin de ufak bir calismasi :)
3. Rahat bir kot pantolon, tayt ve birkac t-shirt
4. Gece dısari cikarken giymek icin elbise ya da tunik
5. http://www.bbc.co.uk/weather/ adresinden hava durumunu kontrol edip yola ciksaniz bile, bizim gibi 20 derecelik bir Haziran ayi beklerken donmamak icin, bir ince hirka, bir de cok kalin hirka ya da polar
6. Fotograf makinelerimiz, bol bol kart ve elbette sarj aletleri
7. Londra kitaplarimiz. Her ne kadar cep telefonundan internete girmek kolay olsa da, ben elimde kitap tutmayi cok severim...
8. Yuruyus alanlariniz uzun olacagindan, rahat bir-iki spor ayakkabi.
9. Buyuk bir şal. Sizi ruzgardan ve soguktan koruyacak..
10. Makyaj cantasi, icinde makyaj malzemelerim, Muji’nin seyahat setinde kocisin tras seti, tarak, dis fircasi, macunu ve nemlendirici.
11. El cantası, capraz asilir olanlari tercih ediyorum, boylece elim kolum serbest kaliyor :)
12. Adaptor. Londra’da prizler farkli, bu yuzden adaptorumuzu hep yanimizda goturuyoruz
13. Cep telefonu sarjlarimiz. 

Evet artik yola cikmaya haziriz. 4 saatlik keyifli business class ucak yolculugundan sonra, Gatwick havaalanina indigimizde, once vize memurunun kisa sorularina cevap verdik. Klasik bir Ingiliz proseduru, sizi pasaport kontrolunde mutlaka sorguya cekiyorlar, fakat biz artik defalarca gitmis oldugumuzdan pek sorgu-sual fasli yasamadik. Otelimize gitmek icin, otomatik bilet makinasinin basinda bekleyen görevlilerden yardim isteyerek tren biletimizi aldik ve Londra'daki London Bridge metro istasyonuna cufcuflandik :)

Sans eseri oyle merkezi bir yerde otelimizi secmisiz ki, tren arti metro ve 5-6 dakika yuruyusle otelimize vardik. Daha onceki gelislerimizden yanimizda hazir bulunan Oyster kartimiz sayesinde, ulasimimiz oldukca kisa surdu.

Londra'ya adiminizi atar atmaz ilk is bir "Oyster Card" (https://oyster.tfl.gov.uk/oyster) edinin derim. Bu karta, kredi kartınızdan ya da nakit olarak, her istasyonda bulunan makinalardan yukleme yapabilir ve sonra metroya, otobuse ve bazi trenlere ayrica para vermeden ya da bilet almadan binebilirsiniz. Biz, icinde var olan parayi iki gunde hizlica tukettikten sonra :) 35 pound’a haftalik dolum yaptik ve cilgin gibi gezmemize ragmen bir daha yola para odemedik. Anlayacaginiz uzere, gercekten gezmek istiyorsaniz, Londra icin hayati bir kart :) Turist ofisinden bir harita ve metro duragindan bir metro haritasi da cok isinize yarayacaktır. Gerci biz harita olarak iphone’daki Google maps’i kullandik fakat, yine de harita isinize yarayabilir.

Ulasimda alternatif cok, mesela kirmizi cift katli otobusle nostaljik Londra gezisi yapabilirsiniz. Fakat trafigin  sıkışık olma ihtimaline karsi, ben yine de metroya sadik kalmanizi oneririm. Sirin Londra taksilerinin pahali oldugunu duymustuk, o yuzden hic kullanmadik, fakat gece bir yere gittiyseniz ve bulundugunuz bolgedeki metro kapanmissa baska sansiniz kalmayabilir. Gece otobusleri de oldukca fazla, ama otobus duraklarini ve numaralarini biliyor olmaniz gerekebilir... Sehrin pek cok kosesinde, bisiklet kiralayabileceginiz yerler de bulmaniz mumkun. Nakit ya da kredi karti ile bisikleti saatlik ya da gunluk kiralayip, sonra yine istasyonlardan birine birakabilirsiniz. Eh tabiki ben bisiklete binemedigim icin, kocisim de benimle beraber yurumek zorunda kaldi :) Zaten sehrin her yerine metro varken, kim ne yapsin bisikleti :) Londra metrosu, olimpiyatlarla bayaga kendini yenilemis, biz yapilan calismalari cok begendik dogrusu.. Metronun icinde bulunan, yukarida gordugunuz tube haritasinin Lego'dan yapilmis oldugunu biliyor muydunuz? :)

Telefon kullanimi icin, havaalanindan ya da sehirdeki alisveris merkezlerinden rahatlikla alabileceginiz, prepaid telefon kartlarini oneririm. Sinirsiz internet ve Ingiltere ici konusma ve mesajlaslasma; havalanindan 25, sehir icindense 15 pounda maloluyor. Turkiye’den, yurt disinda hattimi kullanacagim dediginizde, internet paketlerinin limiti cok dusuk ya da pahali oldugundan biz bunu tercih ettik, gayet de memnun kaldik.

Sunu da soylemeliyim ki, Londra oyle 1-2 gunde gezilip bitirilecek bir sehir degil. En az 4-5 gun kalmanız lazim, hatta mumkunse daha fazla :) Sonra da eminim ki bu gezi size yetmeyecek ve Londra kendine bir sekilde geri cekecektir... Kralicesi, prensleri, Londra Kalesi, kirmizi telefon kulubeleri, otobusleri, siyah taksileri, her gun sehrin farkli bir yerindeki aktiviteleri, muzeleri, galerileri ve muhtesem pazarlari ile Londra benim kalbimde ayri bir yere sahip. Bu sehir ile anlayamadigim, farkli bir bagim var.

Bu kadar genel bilgiden sonra, gelelim gezdigimiz yerlere… Okurken sıkılmamanız icin, hergun bir macera paylasacagim. İlk maceramiz cok yakinda… Bizi mutlaka takip edin :)

Pazar, Haziran 9

Irmik Helvasi

Babamin en sevdigi tatlilardan biri..Ozellikle evde balik pistiginde, cani mutlaka ister. Bense, hep dedigim gibi, sadece balikla ve bana verilecek parcalariyla ilgilenirim :)

Malzemeler:

2 su bardagi irmik
1,5 su bardagi toz seker
1,5 su bardagi sut, oda sicakliginda
2 su bardagi su, sicak
125 gram margarin ya da tereyag
1 corba kasigi çam fistigi




Derin bir tencerede tereyagini eritin. Bu tarifi, dilerseniz 1 cay bardagi sivi yag ile de yapabilirsiniz, fakat her lezzetli ve zararli sey gibi, irmik helvasi da tereyag ya da margarinle daha guzel oluyor ne yazikki... 

Fistiklari koyarak, biraz kavurun ve ardindan irmigi ekleyin. Kisik ateste, irmikler pembelesene kadar kavurun. Kaynar suyu ve sutu ilave edin. Tencerenin kapagini kapatip suyunu cekmesini bekleyin. Irmikler suyunu cektiginde, sekeri ekleyin ve karistirin. Demlenmesi icin ocagin altini kapatarak, tencerenin kapagi kapali halde 15-20 dakika sabredin :) Sicak olarak servis yapin.

Eger evde dondurmaniz varsa, sicak irmigi bir kaseye bastirarak yayin. Kasenin icini irmikle kaplayin. Ortasina 1-2 kasik dondurma koyarak, kasenin uzerine de biraz irmik ekleyin ve bir tabaga ters cevirin. Nefis dondurmali irmik helvaniz hazir...

Ramazan'da herkesin cani mutlaka tatli ister, butun gun ac kaldigimizda dusen kan sekeri, tatliya saldirmaya neden olabilir. Hafif ve pratik irmik helvasi, boyle zamanlarda sizi fazla yormadan kurtarabilir..

Afiyet olsun :)

Cumartesi, Haziran 8

Londra

Annemle babam Londra'ya gittiler. Annemin en sevdigi sehirlerden biri, defalarca gitmesine ragmen sıkılmadigi tek yer.. Aylar oncesinden bilet almislardi, sabirsizlikla bugunun gelmesini bekliyorlardi. Gerci, annemin akli burda...Bu yapilan zulum onu cok uzuyor, bende evde oldugunda surekli neselendirmeye calisiyordum.

Bir hafta babaannemle kalacagim. Eminimki, dondugunde hersey duzelmis olursa size Londra maceralarini da anlatir. Pek keyfi yok gerci ama, umarim bu seyahat ona iyi gelecek...Yukaridaki sirin fotografi hazirlarken, birazcik gulumsedi neyseki...

Sevgiyle kalin...

Çarşamba, Haziran 5

Kandil Simidi/Catal

Bugun Mirac Kandili..Peygamberimizin Allah'in huzuruna kabul edildigi gecedir bu gece...Ulkemizde yasanan uzucu gunlerin biran evvel bitmesi icin hepimiz dua edelim..
Belki, sokaklarda geceleyen, surekli cubuk krakerle beslenen arkadaslarimiz icin, evinizde bu sicacik kandil simitlerinden yapip, onlarla da paylasirsiniz diye tarif yayinlamaya karar verdim.. Annemin kandillerde mutlaka yaptigi bu simitleri Chipa'da cok seviyor. Mahlepin firinin sicagiyla yayilan kokusu ise bir baska guzel...

Malzemeler:

250 gram margarin
1 cay bardagi zeytinyag
1 cay bardagi yogurt
2 corba kasigi seker
1/2 cay bardagi sirke
1 paket kabartma tozu
3 tatli kasigi mahlep
1 tatli kasigi tuz
1 yumurta
Aldigi kadar un

Uzeri icin
1 yumurta, sarisi ve beyazi ayri kaplarda cirpilmis
Susam
Corekotu

Derin bir kapta tum malzemeler karistirilir. Unu herzamanki gibi en son ve eleyerek azar azar ekleyin. Kulak memesi kivaminda bir hamur elde ettiginizde, uzerini orterek buzdolabinda en az 1 saat dinlendirin. 

Dinlenen hamurunuzdan dilediginiz buyuklukte bezeler kopartip, elinizle once uzun bir cubuk yapin, sonra iki ucunu birlestirin ve simit sekline getirin. Susamli kandil simidi icin, hamuru once yumurta akina, sonra da susama bulayin. Corek otlu kandil simidi icin, hamurunuzun uzerine yumurta sarisi surerek corek otu serpistirin. 

Yagli kagit serdiginiz tepsinize dizdiginiz kandil simitlerinizi, onceden isittiginiz 180 derece firinda, kizarana kadar pisirin. Firinda cok tutarsaniz simitleriniz kuruyabilir, o yuzden pembelestiklerinde cikartmayi unutmamanizi tavsiye ederim. 


Kandil simidi hamuru ile, simitci tezgahlarinda gormeye alisik oldugumuz catallari da rahatlikla yapabilirsiniz. Sadece seklini degistirerek, corek otlu kandil simidini biraz buyukce yapmaniz yeterli olacaktir.

Cocukken, okulun onundeki simitciden aldigimiz bu lezzetli tuzlu gevrekler, umarim sizi de tatlariyla cocuklugunuza geri goturebilir...

Afiyet olsun...

Cumartesi, Haziran 1

Birkac gun ara...


Yayinlarimiza birkac gun ara veriyoruz. Bizi anlayisla karsilayacaginizi umariz...




Domatesli Pilav

Babamin ve dayimin en favori pilavi..Annem dayimla beraber yasarken, cani yemek yapmak istemediginde, domatesli pilavi yapar dayimin onune koyarmis. O da farkinda olmadan, bir tencere domatesli pilavi tek basina yer bitirirmis :)

Malzemeler:

2 su bardagi pirinc
3 orta boy domates, rendelenmis
2 kesme seker
1 tatli kasigi tuz
2 corba kasigi zeytinyag
1 corba kasigi tereyag
1,5 su bardagi su, kaynamis

Pirincleri islatmak  icin kaynar su, 1 corba kasigi sirke, 1 tatli kasigi tuz


Pirincleri derin bir kaba koyarak, uzerine sicak su, sirke ve tuzu ekleyin ve en az 20-25 dakika bu suda bekletin. Sirke, pirincteki fazla nisastanin disari atilmasini saglayacak, boylelikle pirinc daha az zararli bir hale gelecek..

Pirincler suda beklerken, domateslerinizi rendeleyin. Pilav tencerenize zeytinyagini, domatesleri ve sekeri koyarak, domatesler ilk sularini cekip kivam alana kadar, yaklasik 5-6 dakika pisirin. 

Pirinclerinizi, duru bir su gorene dek yikayin ve suzun. Pisen domateslerin icine, tereyagini ve tuzu ekleyin. Kaynamis 1,5 bardak suyu da ekledikten sonra, pirincleri ilave edin. Bir defa karistirip, tencerenin kapagi kapali olarak, kisik ateste suyunu cekene kadar pisirin. Pirincler suyunu cekip, goz goz oldugunda, ocagi kapatip, pilavinizi 5-6 dakika dinlendirin. Sicak olarak servis yapin.
Afiyet olsun :)