Cuma, Haziran 21

Londra Gunlugum


Her kosesini bikmadan, usanmadan, yorulmadan karis karis defalarca gezdigimiz, hala da gezebilecegimiz son Londra seyahatimiz, bu yazima isik oldu… Benim gibi, Çinlilere ozenip, gordugu her seyin fotografini ceken biri icin, fotograf makinesi ve iphone ile cekilen binlerce fotografi ayiklayip, organize edip, post yapmaya baslamak inanin cok uzun suruyor :)

Bir yerden baslamak lazim diyerek, Londra’ya gidecekseniz, bavulunuzu hazirlarken belki benimkinden yardim alabilirsiniz diye dusundum :)

1. Elbette yagmurluk, Londra’da havanin ne zaman degisecegi ve yagmur yagacagi belli olmaz, mevsimlerden yaz olsa bile
2. Not defterim. Hangi gun nerelere gittik, hangi sergiyi, muzeyi gezdik, hangi restoranlari denedik, ve tabiki gelmeden once nerelere gidecegimizin de ufak bir calismasi :)
3. Rahat bir kot pantolon, tayt ve birkac t-shirt
4. Gece dısari cikarken giymek icin elbise ya da tunik
5. http://www.bbc.co.uk/weather/ adresinden hava durumunu kontrol edip yola ciksaniz bile, bizim gibi 20 derecelik bir Haziran ayi beklerken donmamak icin, bir ince hirka, bir de cok kalin hirka ya da polar
6. Fotograf makinelerimiz, bol bol kart ve elbette sarj aletleri
7. Londra kitaplarimiz. Her ne kadar cep telefonundan internete girmek kolay olsa da, ben elimde kitap tutmayi cok severim...
8. Yuruyus alanlariniz uzun olacagindan, rahat bir-iki spor ayakkabi.
9. Buyuk bir şal. Sizi ruzgardan ve soguktan koruyacak..
10. Makyaj cantasi, icinde makyaj malzemelerim, Muji’nin seyahat setinde kocisin tras seti, tarak, dis fircasi, macunu ve nemlendirici.
11. El cantası, capraz asilir olanlari tercih ediyorum, boylece elim kolum serbest kaliyor :)
12. Adaptor. Londra’da prizler farkli, bu yuzden adaptorumuzu hep yanimizda goturuyoruz
13. Cep telefonu sarjlarimiz. 

Evet artik yola cikmaya haziriz. 4 saatlik keyifli business class ucak yolculugundan sonra, Gatwick havaalanina indigimizde, once vize memurunun kisa sorularina cevap verdik. Klasik bir Ingiliz proseduru, sizi pasaport kontrolunde mutlaka sorguya cekiyorlar, fakat biz artik defalarca gitmis oldugumuzdan pek sorgu-sual fasli yasamadik. Otelimize gitmek icin, otomatik bilet makinasinin basinda bekleyen görevlilerden yardim isteyerek tren biletimizi aldik ve Londra'daki London Bridge metro istasyonuna cufcuflandik :)

Sans eseri oyle merkezi bir yerde otelimizi secmisiz ki, tren arti metro ve 5-6 dakika yuruyusle otelimize vardik. Daha onceki gelislerimizden yanimizda hazir bulunan Oyster kartimiz sayesinde, ulasimimiz oldukca kisa surdu.

Londra'ya adiminizi atar atmaz ilk is bir "Oyster Card" (https://oyster.tfl.gov.uk/oyster) edinin derim. Bu karta, kredi kartınızdan ya da nakit olarak, her istasyonda bulunan makinalardan yukleme yapabilir ve sonra metroya, otobuse ve bazi trenlere ayrica para vermeden ya da bilet almadan binebilirsiniz. Biz, icinde var olan parayi iki gunde hizlica tukettikten sonra :) 35 pound’a haftalik dolum yaptik ve cilgin gibi gezmemize ragmen bir daha yola para odemedik. Anlayacaginiz uzere, gercekten gezmek istiyorsaniz, Londra icin hayati bir kart :) Turist ofisinden bir harita ve metro duragindan bir metro haritasi da cok isinize yarayacaktır. Gerci biz harita olarak iphone’daki Google maps’i kullandik fakat, yine de harita isinize yarayabilir.

Ulasimda alternatif cok, mesela kirmizi cift katli otobusle nostaljik Londra gezisi yapabilirsiniz. Fakat trafigin  sıkışık olma ihtimaline karsi, ben yine de metroya sadik kalmanizi oneririm. Sirin Londra taksilerinin pahali oldugunu duymustuk, o yuzden hic kullanmadik, fakat gece bir yere gittiyseniz ve bulundugunuz bolgedeki metro kapanmissa baska sansiniz kalmayabilir. Gece otobusleri de oldukca fazla, ama otobus duraklarini ve numaralarini biliyor olmaniz gerekebilir... Sehrin pek cok kosesinde, bisiklet kiralayabileceginiz yerler de bulmaniz mumkun. Nakit ya da kredi karti ile bisikleti saatlik ya da gunluk kiralayip, sonra yine istasyonlardan birine birakabilirsiniz. Eh tabiki ben bisiklete binemedigim icin, kocisim de benimle beraber yurumek zorunda kaldi :) Zaten sehrin her yerine metro varken, kim ne yapsin bisikleti :) Londra metrosu, olimpiyatlarla bayaga kendini yenilemis, biz yapilan calismalari cok begendik dogrusu.. Metronun icinde bulunan, yukarida gordugunuz tube haritasinin Lego'dan yapilmis oldugunu biliyor muydunuz? :)

Telefon kullanimi icin, havaalanindan ya da sehirdeki alisveris merkezlerinden rahatlikla alabileceginiz, prepaid telefon kartlarini oneririm. Sinirsiz internet ve Ingiltere ici konusma ve mesajlaslasma; havalanindan 25, sehir icindense 15 pounda maloluyor. Turkiye’den, yurt disinda hattimi kullanacagim dediginizde, internet paketlerinin limiti cok dusuk ya da pahali oldugundan biz bunu tercih ettik, gayet de memnun kaldik.

Sunu da soylemeliyim ki, Londra oyle 1-2 gunde gezilip bitirilecek bir sehir degil. En az 4-5 gun kalmanız lazim, hatta mumkunse daha fazla :) Sonra da eminim ki bu gezi size yetmeyecek ve Londra kendine bir sekilde geri cekecektir... Kralicesi, prensleri, Londra Kalesi, kirmizi telefon kulubeleri, otobusleri, siyah taksileri, her gun sehrin farkli bir yerindeki aktiviteleri, muzeleri, galerileri ve muhtesem pazarlari ile Londra benim kalbimde ayri bir yere sahip. Bu sehir ile anlayamadigim, farkli bir bagim var.

Bu kadar genel bilgiden sonra, gelelim gezdigimiz yerlere… Okurken sıkılmamanız icin, hergun bir macera paylasacagim. İlk maceramiz cok yakinda… Bizi mutlaka takip edin :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder