Costa Coffee'den alinan kahveyle gunumuz basliyor. Bugunku planimiz Tower of London ve British Museum'u ziyaret etmek.
Metrodan London Bridge Station'da
iniyoruz. Istasyonun disi korkunc heykellerle suslu. Tower Bridge uzerinden yuruyerek ve manzarayi seyrederek
karsiya geciyoruz. Tabiki fotograf cekmeyi ihmal etmiyoruz. Koprunun
baslangiclarindaki merdivenlerden asagiya inerek, guzel goruntuler
yakalayabilirsiniz.
Avrupa'nin tamamlanmis en uzun binasi
ve Ingiltere'nin serbest duran en uzun ikinci strukturu unvanlarina sahip olan
309,6 metre uzunlugundaki Shard Kulesi mimar Renzo Piano'nun eseri. Sehrin her
yerinde imzasi olan Sir Norman Foster'in City Hall kompleksi ayri bir
mimari guzellik. 30 St Mary Axe gokdeleni, diger bir adiyla Gherkin'in insasi
sirasinda ise, Romali bir kizin mezari bulunmus, once mezar tasinmis, sonra
tamamlanan binanin temeline geri getirilmis...
Kopruyu
gectiginizde Kralice’nin tac ve takilarini gormeye Tower of London’a
gidebilirsiniz. Krallar ve Kraliceler yillarca Tower of London'da yasamislar,
fakat daha sonra orasi kraliyet zindanina ve vatan hainleri icin iskence
odasina donusturulmus. Tower of London’i 40 Beefeater korurmus. Bu adi
almalarinin sebebi, ilk basta ucretlerinin para yerine biftekle odenmesiymis :)
Ayrıca, kulede 7 kuzgun yasiyormus ve efsaneye gore, kuzgunlar giderse,
Ingiltere cokecekmis...
Bu kadar tarih kokan yerden sonra, havanin tahminimizden soguk
olmasi yuzunden, Oxford Street'e geri donuyor, Primark'tan kocisle uzerimize
kalin birseyler satin aliyoruz.
Istikamet, British Museum... Metrodan Tottenham Court Road ya da
Holborn istasyonlarindan birinde indiginizde, birkac dakika yuruyerek kolayca
British Museum'a ulasabilirsiniz. Daha once bir kismini gezmis oldugumuzdan,
esas amacimiz mumyalari gormekti. Tabi yine iceride kendimizi kaybettik. Bu
muzede, Misir disindaki yerlerde bulunanlarin toplamindan fazla mumya varmis.
Hatta kedi ve maymun mumyalari bile var. British Museum'u bir gunde gezmek mumkun
degil, eger bizim gibi sanati ve tarihi seviyorsaniz, her geldiginizde bu
buyuleyici muzeye birkac defa ugrayin derim.
Muzeden ciktigimizda, bir arkadasimizla bulusmak icin, Russell
Square Gardens istasyonundan Arsenal'a gittik. Istasyondaki 175 basamagi
saymazsak, gayet guzel bir yolculuktu diyebilirim :) Arsenal, Ingiltere'de bir
Turk Mahallesi. Eger Londra'da yasiyor ve Turkiye'yi ozluyorsaniz, Arsenal'a
gidip gezinebilirsiniz :) Her nasilsa, yolda yururken Turk oldugunuzu
anlayiveriyorlar :)
Aksam otelimize donmeden once, yine Westfield'da bir yemek molasi
veriyoruz. Bu sefer Italyan Pizzacisi olan Franco Manco'yu deniyoruz ve odun
atesinde pisen pizzalarimiza bayiliyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder