Sabah erkenden kalkip, Legoland'de gecirecegimiz harika gunun hayaliyle yola koyuluyoruz.
Metroyla Waterloo istasyonuna gidip, ordan Windsor&Eton Riverside trenine biniyoruz. Yaklasik 1 saatte Windsor'dayiz. Legoland otobusunun kalktigi yere dogru yuruyerek, tesadufen 5 dakika icinde gelen otobuse biniyoruz ve en sevdigimiz eglence yerine dogru 15 dakikalik bir yolculuk yapiyoruz.
Tahmin
ettigimizden daha kalabalik olan Legoland'de cocuklar gibi eğlenerek, saatin ne
cabuk aksam 5 olabildigine sasiyoruz. Bu
arada Legoland'in icinde yedigimiz nefis hamburgerler ve naneli cikolata
parcali dondurmadan da bahsetmeden gecemeyecegim. Bir team park icin, oldukca
basarili yiyecek mekanlari var...
Tekrar
otobuse, sonra da trenimize binerek sehre geri donuyoruz.
Gecen
gelislerimde bir turlu cekemedigim, Fransiz heykeltras Pierre Vivant'in yapmis
oldugu Traffic Light Tree'yi fotograflamak uzere metroyla Canary Wharf'a
gidiyoruz. Fakat, bir sure aramamiza ragmen, uzerinde 75 set isik olan bu
trafik lambasini bir turlu bulamiyoruz. Yine ogreniyoruz ki, bunu da baska bir
yere tasimaya karar vermisler :) Bu gelisimde biraz sanssiz miyim neyim? Neyi
fotograflamak istesem kaldirilmis...
Umutsuz
bir sekilde, biraz oyalanmak icin, en sevdigimiz marketlerden biri olan
Tesco'ya giderek, kendimizi leziz kirmizi meyveler ve cikolatalarla avutuyoruz.
Otelimize
donerken, Sainsburys Market'in ne kadar ucuz oldugunu kesfediyor, fakat daha
sonra 99p Store'u bularak, bir cok seyi 99 pence'e alabilecegimizi farkediyoruz
:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder