Pazartesi, Temmuz 1

Londra Gunlugum - 8.GUN


Notting Hill filmini, benim gibi yuzunuzde sapsal bir gulumsemeyle izlediyseniz, Londra'ya geldiginizde, Notting Hill’deki Portobello Road'da kurulan meshur Portobello Pazari’ni gormeden burdan ayrilmamalisiniz. Bu pazar sadece Cumartesi gunleri kuruluyor. Bugun bizim de son gunumuz. Seyahatimiz bittigi icin biraz mutsuz olsak da, bu muthis yerin keyfini cikartacagimiz kesin...
 
Notting Hill Gate Station’da inip karsiya gecip cadde uzerindeki Boots'un hemen sagindaki sokaktan sapip dumduz gideceksiniz. Sagli sollu dukkanlarin siralandigi sokak boyunca yurudugunuzde karsiniza iki yol cikacak, soldakinden girdiginizde pazarin basina cikarsiniz. Hicbirsey bilmiyor olsaniz da, kalabaligi takip etmeniz yeterli :) Gerci metronun cikisinda bir suru isaretleme de yapmislar.

Bir Çinli olarak, pazarin kuruldugu meshur yolun tabelasini elbette fotografladim :) Erkenden gelmemize ragmen, kalabalik baslamisti bile...


Portobello Pazari, yok yok denen cinsten; her zevke, her keyfe, herkese gore bir sey mutlaka var. Ozellikle vintage severlerin, eskici didiklemeye bayilanların kendini kaybedecegi bir dunya. Ilk baski kitaplar, gumus esyalar, porselenler, vintage çantalar, kiyafetler.. Dev tavada pismeye baslayan paellanin kokusu, halal kebaplar, meyveler, pasta, borek hersey var...

Filmde, Hugh Grant'in calistigi Travel Book Shop kapanarak baska bir yere tasinmis. Eski kitapcinin yerinde apayri bir dukkan vardi, fakat yeni dukkan hemen turistlerin ugrak yeri olmus. Meshur mavi kapili evi bulamadiysak da, kendime bir mavi kapi bularak hemen fotograf cektirdim :)


 Turistik bir mekan oldugu icin, oglene dogru biz ayrilirken iyice dolmaya baslamisti. O yuzden mutlaka erken gidin derim, zira erkenden bile yolda yurumek cok zordu...

Yururken aklima, 15 Haziran'in Kralice'nin dogumgunu oldugu geldi. Hemen internetten bakarak kutlamalarin nerde yapilacagini ogrendik. Kocis 41 pare top atisini cok gormek istediginden, romantik Nothing Hill'i birakarak, kosar adim Green Park'a gittik. Tam zamaninda yetistik ve Kralice'nin onuruna gecen ucaklari, top atislarini, atli suvarileri izledik.  Kralice'nin yasadigi Buckingham Palace'dan ayrilan kraliyet ailesi mensuplarini seyrettik.

Londra'ya geldiginizde, yazin hergun, kisin ise havanin izin verdiği belirli gunlerde saat sabah 11.30’da askerlerin nobet degisim torenini izleyebilirsiniz. Gecen geldigimizde kisti ve donarak bu toreni beklemistik, fakat izlerken cok keyif almistik. 


Toren bittiginde, yagmur basladi...Biz de Green Park'in icinden yuruyerek Admiralty Arch'i gectik ve Trafalgar Square'den kendimizi metroya zor attik. Geldigimizden beri boyle yagmur yagmamisti. Gidip Westfield'e oyalanmaya karar verdik. Son kez Tortilla'ya gidip, muhtesem burritolarindan yedik ve otelden valizlerimizi alarak havaalanina dogru yola ciktik...

Her guzel sey gibi, bu guzel gezimiz de burda bitti..Biraz yorucu, ama cok eglenceliydi. Daha yazilacak, anlatilacak cok sey var aslinda. Onceki gezilerimizde gordugumuz yerlerin hic birini bu yazimda sizlerle paylasmadim. Belki sizde gider, Londra'nin suyundan icer, ve sonra hep oraya geri donmek istersiniz :)


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder